M. Doğan Sakarya / TürkiyeToplam İleti: 61
İlk romanlarını yazanlar duyrulur!
Romanının tutup tutmayacağı tartışılıyor burada. Ben konuyu biraz saptırarak, "roman nasıl yazılır"a ve "iyi roman nedir"e getirmek istiyorum. Lakin güzel bir romanın, satsa da satmasa da, değeri ortadadır. Bence hakiki romancıların kafa yormaları gereken konu budur. Aklımda daha birçok soru ve görüş alışverişinde bulunma ihtiyacı duyduğum konu var... Bu konularla ilgilenenler çıkarsa, burada tüm roman yazarlarını kendine mıknatıs gibi çekecek, her tür deneyimin ve birikimin paylaşıldığı, güzel bir tartışma ortamı yaratabileceğimize inanıyorum. Roman yazarlığı teknik ve disiplin zorunluluğu açısından diğer tüm türlerden farklı bir yerde durur. Önce disiplin kısmına değineyim. Küçümsemek gibi bir gayem yok; lakin bir şiir, bir oturuşta yazılıp bitirilebilir. Ortaya bir şaheser çıkabilir, ama çoğu kez milyonlarca gündelik şiirden oluşan bir şiir deryasında yitip gidir... Bir romanın ise bitirilmesi bile başlı başına bir başarıdır. Bir öykü, biraz daha uzun vadeli çalışmayı gerektirse bile, aynı şekilde uzun soluklu bir macera olmaz çoğu kez. Çehov gibi büyük öykücüler, öykücülüğü "yeniden yarattıkları" için büyüktürler. Yani öykücülük sanatına, "hadi şunun öyküsünü yazayım" demeyip, "öykücülük nedir?" sorusuna kafa yordukları için.Roman yazarlığı bunların ikisinden de ayrılır. En temelden başlamak gerekirse düzenli çalışmayı gerektirir. Bir romanın çalışmasının sürdüğü bir ya da birkaç yıl boyunca en ufak bir kafa dağınıklığına izin vermez. Vapurda, otobüste, trende, hatta tuvalette ya da yemek pişirirken bile... her yerde yazar romanıyla yaşar. Çoğunlukla yazarlar yazdıkları romanlardan geçim sağlayamadıkları için çalışmalar gece geç saatlerde ya da sabahın erken saatlerinde olur. Bu çetin bir hayat düzenidir, ve gündüz vakitlerinin "romansız" geçmesi anlamına gelmez. Gündüz, gece ya da sabah yazılacaklar kafada, bilinçaltında toparlanır, vakit bulunabilirse araştırmalar yapılır. Ben yaklaşık bir yıldır sabah saat altıda uyanıyor, saat dokuzda işe gidene kadar (neyse ki işim geç başlıyor) bilgisayar başında oturuyorum. Her gün üç saat ayrılarak bir romanın aşağı yukarı bir yıl içinde tamamlanabileceğini düşünüyorum. İkincisi teknik... Roman, teknik bilgiler olmadan yazılamaz. Şiir "ilham" denen muğlak ve mistik güce dayanır (elbette güzel bir Türkçe bilgisine de), öykücülük deneyimleri gözlemlemeye bakar çoğu kez. Roman ise her ikisine en az diğerleri kadar ihtiyaç duymakla birlikte üçüncü ve en ufak bir muğlak tarafı olmayan bilimsel bir başka güce dayanır. Romancılık kurgu işidir. Kurgu da okura "keyfi" görünse de, asla olamaz. En başından rasyonel olmalıdır, tutarlı olmalıdır. Kurgu ilhamla gelmez, keşfedilmez, olsa olsa öğrenilir. Bunun için başka romanların incelenmesi, bu konuda gerekirse kitapların okunması gerekir. En önemlisi de bir roman yazmaya başlamadan önce ince ince tasarlanması gerekir. Sayısız roman yazmış olmama rağmen, hâlâ kurgu denen ögeye yeterince hakim olmadığımı rahatça söyleyebilirim ve bu yüzden yazdığım hiçbir şeyden memnun kalamadım bugüne kadar. Yaratıcı yazarlık kursları mevcut. Ama ben iyi bir romancının illa "iyi bir roman eğitmeni" olabileceğini düşünmüyorum. Ne yazık ki iş, çok büyük ölçüde tekniğe dayansa da, öğrenilecek herşeyi yazar adayı kendi başına öğrenmelidir. Birkaç yüz yılı geçmeyen "romancılık" paha biçilmez bir mirasa sahiptir. Cervantes, Faulkner, Thomas Mann, Dostoyevski, Tolstoy, Steinbeck, Graham Green... İyi bir roman yazarı, iyi bir yazar olduğundan çok, iyi bir okur olmak zorundadır.Bunun bir tartışma ortamı olmasını diliyorum. İlk romanlarını yazan arkadaşlar, deneyimlerinizi lütfen paylaşın. "Nasıl ünlü olurum?" sorusundan uzak duralım, roman yazmak bir sanattır, önce bu sanatı başaralım, sonra pazarlama ve pazarlanma tekniklerini de konuşuruz. Saygılarımla,M. DoğanNOT: Bu tartışmanın yürüyebilmesini içtenlikle diliyorum. Ama sanırım bazı kuralları önden koymamızda yarar var. - Herkes birbirini duyarak yazsın yazacağını. - Birileri bir soru sorduysa, öncelik o soruyu yanıtlamada olsun.- Teknik konusunun altını çiziyorum. Romancılığın çok önemli bir boyutu teknikustalığı gerektiriyor çünkü. Tıpkı bir müzisyenin notaları bilmesi ve aletleri tanıması gibi. O yüzden burada "edebiyat yapmayalım", roman sanatını soğukkanlılıkla ve akıllıca tartışalım.- Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp. Hepimiz birbirimize yardımcı olabiliriz
23 Ağustos 2007 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder