29 Aralık 2007 Cumartesi



Sanatçının tanımıAnkara Halkevi'nde ressamlarla sohbet sırasında söyledikleri: Arkadaşlar, siz ressamlarla konuşmak ve sanatçının basit bir tarifini yapmak için gelmiş bulunuyorum. Gerçi sizlerin meslekî faaliyetinizin ve uzmanlığınızın bulunduğu bu alanda sanatçıyı tarif etmek ve size sizden söz etmek garip olur amma.. Sanatçıyı tarif eden pek çok sanatçının sözlerini bilirsiniz; fakat ben size sanatı ve sanatçıyı bildiğiniz tariflerden bambaşka, daha doğrusu askerce bir tarifle anlatmak istiyorum: Ben bir bölük komutanıyım, rütbem yüzbaşıdır. Üstümden emir aldım; karşıdaki tepeyi düşmandan gün doğmadan alacağım. Bu emir üzerine bütün erlerin donatımını tamamlayıp savaş hazırlığını yaptıktan sonra karşıdaki tepeyi, gün doğmadan işgal edeceğimizi bölüğüme söyledim. Saldırı başladı. Ama tepenin önünde geniş bir vadi var; bu vadinin ne kadar zamanda geçilebileceğini tahmin ve hesap etmiş olmama rağmen bu tahmin ve hesapta yanılmışız. Düşmanın da umduğumuzdan daha kuvvetli hazırlığı ve inatçı bir şekilde savunmasıyla karşılaşmış bulunuyoruz ve gün doğmak üzeredir. Biz, aldığımız emre göre, gün doğmadan tepeyi işgal edecektik. "Gün doğmak üzeredir" diyerek bu tepeyi işgalden vaz mı geçelim? Hayır, zarar yok, geç de olsa, gün de doğsa amacımıza erişeceğiz. Saldırı, bütün gücü ve şiddeti ile devam ediyor. Büyük bir cesaretle dövüşe, dövüşe tepenin eteklerine kadar yaklaşmış aslan erlerin tepeyi işgali artık bir dakika sorunu olmuştur. Güneş yavaş yavaş doğmakta, ancak yarım çember halinde iken bu tepenin zirvesini ışıldatmaktadır. Fakat birkaç tane er, ellerindeki Türk bayrağını tepenin ışıldayan zirvesine dikmek için bütün gücü ile koşuyor ve tepenin zirvesine şanlı Türk bayrağını dikerken terlemiş alnına günün ilk ışığının vurduğunu hissediyor.İşte sanatçı da, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.(İbrahim Ceyhan, Atatürk'e Göre Sanatkâr, Atatürk'e Ait Hatıralar, A. Hidayet Reel, s. 159 -160)Yabancı bir ressamın yaptığı yağlıboya portresinde, bazı arkadaşlarının benzeyişte kusur bulmaları üzerine söyledikleri:- Olabilir! Fakat inanır mısınız, bu portre bir aralık bana son derece benzemişti; fakat, üstat durmasını bilmedi! Sanatçılar, komutanlar gibi durmasını bilmelidirler; yoksa, vardıkları başarı düzeyinden iniş başlar.(Atatürk'ten B.H., s. 39)

Hiç yorum yok: